Sevgililer Sevgilisine,
Hiçim…
Cürretim yok sana bu satırları yazmaya. Bu sözleri söylemeye. Sana olan aşkımı anlatmaya. Sana olan aşkım kalbime sığmazken satırlara nasıl sığdırayım? Bu mektubu yazarken ellerim titriyor, gözlerim doluyor. Belki seni hiç göremediğimin verdiği çaresizlik, belki de seni seninle yaşayamadığımın verdiği burukluk. Bilmiyorum. Belki her ikisi, belki de hiçbiri. Ama tek bir şey biliyorum; Sen ki ALLAH’ ın sevgili kulu, sen ki günahı olmamasına rağmen ibadetini yapmayı bir an aksatmayan insan, O yüce insan. Her şeye rağmen ALLAH’ın emrini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışmış, İslamı herkese yaymış insansın. Sen ki ALLAH’ın gönderdiği son peygamber, güvenilir insan (MUHAMMED-ÜL EMİN), sadakatli, sevgili, saygılı, hoşgörülü, seçilmiş insan… Seni görmeyi o kadar çok isterdim ki senin o nur yüzüne bakmayı. Mevla’yı düşünerek kıldığın namazları görmek isterdim. ALLAH aşkıyla kör olmuş gözlerini. Senin yaşadığın yerleri görmeyi o kadar çok isterdim ki; senin yürüdüğün topraklarda yürümek, senin su içtiğin çeşmeden su içmek. Biliyorum bunları her Müslüman ister elbet. Ama kimse o zamana asla dönemeyeceğini bilir. Bu yüzden Müslüman biri senin yaptığın davranışları örnek alarak şekillendirmelidir hayatını. Sünnetleri yerine getirerek. Biz Müslümanlar seni hissederek, seni yaşayarak, seni anlayarak, seni düşünerek, seni severek yapıyoruz bunları. SENİ SEVİYORUZ YA RESULULLAH. SANA HASRETİZ YA RESULULLAH…
Aleyna ATMACA